Göğüs, Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi Ankara

Göğüs Cerrahisi Uzmanı
Prof. Dr. Serdar HAN


Prof. Dr. Serdar Han Hakkında
Otuz yılı aşkın bir süredir mesleğini ve insanları severek ve büyük bir özveriyle çalışan Dr. Han, Ankara'da Göğüs Cerrahisi ve Hastalıkları alanlarında birçok hastane ve üniversitede görevler almış bir Hekim 'dir. Başlıca ihtisas alanları; Akciğer Kanseri, Yemek Borusu (Özofagus) kanseri ile birlikte spesifik olarak Torasik Outlet Sendromu (Omuz Kapanı Hastalığı), Göğüs Duvarı Deformiteleri ve Aşırı Terleme Tedavisine bağlı; Klipsli ETS, Kapalı Cerrahi İşlemleri gibi birçok konuda hastalarına yardımcı olmuş ve olmaya devam etmektedir. Ayrıca Ankara' da adından sıkça söz ettirmiş ve Göğüs Cerrahisi ve Hastalıkları kapsamında; Akciğer Kanseri, Akciğer Enfeksiyonları, Plevra (Akciğer Zarı) Hastalıkları, Trakea (Hava Yolu) Hastalıkları, Pektus Ekskavatum(Kunduracı Göğüs) Rahatsızlıkları,Özofagus (Yemek Borusu) Hastalıkları, Endoskopik İşlemler, Mediasten Hastalıkları, Toraks Duvarı Hastalıkları gibi bir çok konuda sayısız hastasının sağlığına kavuşmasını sağlamıştır.
Uzmanlık Alanları
Akciğer Hastalıkları
Akciğer Kanserleri
Günümüzde Akciğer kanseri tedavisinde cerrahi de gelişen yeni teknoloji sayesinde ve beraberinde kemoterapi alanında ki akıllı ilaçlar ve radyasyon onkolojisinde ki ilerlemelere paralel olarak daha yüz güldürücü sonuçlar almaktayız. Dünya da hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık görülen tümörler arasına yer almaktadır.
Bu Tümörler Nelerdir? Akciğerde İyi Huylu Tümör, Akciğerde Kötü Huylu Tümör, Akciğer Metastazik Tümör, Akciğer Nadir Tümörleri.
Kültür sonuçlarına göre günümüzde gelişmiş antibiyotiklerin yaygın olarak kullanılması sonucu akciğer enfeksiyonlarına cerrahi gereksinim çok azalmıştır. Bununla beraber ilaç kullanımına rağmen düzelemeyen cerrahi tedavi gerektiren hasta grubu halen mevcuttur. Bunlar ampiyem, akciğer absesi, bronşektazi, kisthidatik vb hastalıklarıdır. Cerrahi tedavi yapılan bu hastalarımızda iyileşme oranı çok yüksektir.
Plevra, akciğer zarının adıdır. Çok ince bir zardır. Biri akciğer üzerini örten iç zar (visseral plevra) biride akciğer dışında göğüs kafesinin iç yüzünü örten dış zar (parietal plevra) vardır. Bu iki zar arasında birbiri üzerinde rahatça hareketlenmesi sağlayan ince bir aralık ve kaygan bir sıvı olan steril bir alandır. Bu bölgede biriken sıvı, hava, enfeksiyon ve kendine ait kötü huylu tümörleri hastalığa sebep olmaktadır. Cerrahi tedavi ile bu hastalıkların çoğu tedavi edilebilmektedir.
Torasik Outlet (Çıkış) Sendromu
TOS halk arasında omuz kapanı hastalığı olarak bilinen bir rahatsızlıktır. Bu hastalarda baş, boyun, omuz, kol ve ellerde uyuşma, ağrı, güçsüzlük, karıncalanma şikayetleri bulunabilir. Ellerde ve kollarda şişme olabilir. Ancak bilinmesi gereken en önemli konu bu şikayetlere sebep olabilecek çok rahatsızlık vardır. Bu nedenle göğüs cerrahisi, beyin cerrahisi, fizik tedavi uzmanı ve nöroloji uzmanı ile birlikte titizlikle değerlendirilip gerçek sebep ortaya konmalı ve tedavi ona göre planlanmalıdır. (boyun fıtığı, boyun düzleşmesi, kas romatizması, sinir sıkışması gibi)
Özofagus Hastalıkları
Özofagus, halk arasında bilinen ismiyle yemek borusu, ağız boşluğunu mideye bağlayan, kas yapısında bir tüptür. Yemek borusunun iyi ve kötü huylu hastalıkları mevcuttur. En sık görülen şikayetleri güç yutma (disfaji), ağrılı yutma (odinofaji) ve takılma hissidir. Cerrahisi özellikli bir ameliyattır. Cerrahi tekniklerde ki ilerlemeler, kemoterapi ve radyoterapide ki gelişmeler sayesinde sonuçlar daha yüz güldürücü olmaya başlamıştır.
Mediasten Hastalıkları
Mediasten veya mediastinum göğüs kafesinde yer alan, akciğerlerin arasında kalan, kalbin dışındaki kalan bölümü ifade eder. Boyun alt kısmından diafragmaya kadar uzanan bir bölgedir. Burada yaygın olarak damarsal, sinirsel ağlarla birlikte çok sayıda lenf nodları bulunmaktadır. Bununla beraber ön tarafta timüs bezi arkada da yemek borusu ve orta da soluk boruları bulunmaktadır. Bütün bu saydığımız oluşumlara ait hastalıklar görülebilmektedir. Ve bir çoğu cerrahi tedavi ile düzeltilme şansına sahiptir.
Hava Yolu Hastalıkları
Ana hava yolu (trakea) , ikiye ayrılarak sağ ve sol hava yollarına ayrılır. Bunlarda her biri akciğerlerin anatomik özelliği gereği sağda üçe, solda ikiye ayrılır. Hava yollarında ki tıkanma ve darlıklar hastada ciddi nefes darlığı, kanama (hemoptizi) ve bol balgam çıkarma ile karşımıza çıkabilir. Soluk borusunun kötü ve iyi huylu hastalıkları mevcuttur. Cerrahi tedavisi başarı ile uygulanmaktadır. Ancak cerrahisi özellik gerektiren bir cerrahidir.
Toraks Duvarı Hastalıkları
Toraks duvarı, kemik ve kaslardan oluşan kalp ve akciğerimizi koruyan , nefes alıp vermemizi sağlayan yapılardır. Kemik yapısını kaburgalar ve sternum (iman tahtası) oluşturmaktadır. Toraks duvarının doğuştan gelen anomalileri (kunduracı göğüs, güvercin göğüs), iyi huylu tümörleri (kondrom, lipom, osteom), kötü huylu tümörleri (kondrosarkom, osteosarkom,
abdomiyosarkom vb) olabilmektedir.
Bu hastalıklarında tedavisi cerrahi olarak yapılabilmektedir. Özellikle kunduracı ve güvercin göğsü son zamanlarda uygun vakalarda ameliyatsız yöntemle (vakum bell) tedavi edilebilmektedir.
Endoskopik Girişimler
Endoskopik girişimler optik cihaz , ışık kaynağı, kamera ve monitör kullanılarak vücudun iç organlarını incelemek, örnek almak ve gerekirse tedavisini planlamak için yapılan girişimlerdir. Hastalara daha az ağrı ve sıkıntı veren yöntemlerdir.
- Bronkoskopi
- Özofagoskopi
- Mediastinoskopi
- Mediastinostomi
- Videotorakoskopik Girişimler
Pektus Ekskavatum Rahatsızlığı
Kunduracı Göğüs
Göğüs ön duvarı dediğimiz kaburgaların kıkırdak kısmı ve bunların bağlı olduğu iman tahtasının (sternum) içeriye doğru çökük olması sonucu oluşan tabloya kunduracı göğsü denilmektedir. Birçok şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Genellikle çocukluk çağında başlar, ergenlikle boy uzamasıyla beraber belirginleşir. Kunduracı göğsü deformitesi bulunan bir çocuğun mutlaka sırtında kifoz, skolyoz (kamburluk, eğrilik)olup olmadığı kontrol edilmelidir. Daha az görülmekle beraber diğer önemli bir konu da akciğer ve kalp fonksiyonlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Uygulanan Kapalı Cerrahi Girişimler
Göğüs Cerrahisi’ nde kapalı ameliyat yöntemlerinin en bilinen ve yaygın olarak kullanılan yöntemi Video yardımlı göğüs cerrahisi operasyonlarıdır. video asistedthoracicsurgery- VATS). VATS yöntemi ile artık günümüzde her hastalık için uygun koşullarda ve uygun hastalarda yapılabilmektedir. Bu yöntemin en önemli avantajı ağrıyı azaltarak hastanın daha hızlı toparlanmasını sağlamaktır. Her geçen gün aletlerdeki gelişmelere paralel olarak cerrahi ekibinde tecrübenin artmasıyla başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Diğer bir kapalı yöntem ise robotik cerrahi uygulamalarıdır. Çalışma prensibi VATS yöntemi ile aynıdır.
Aşırı Terleme Rahatsızlıkları
Aşırı Terlemede
Cerrahi Tedavi Yöntemi
Aşırı terlemelerde ameliyat öncesi uygulanan medikal tedaviler (krem, ilaçlar ve losyonlar), iyontoforezve botox gibi yöntemlerin başarı sağlayamaması veya yeterli olamaması durumunda ameliyat yöntemleri başarı ile uygulanmaktadır. Ameliyat günümüzde rahat bir şekilde yüz güldürücü sonuçlarla yapılabilmektedir. Cerrahi tedavi halk arasında kapalı ameliyat dediğimiz VATS yöntemi ile yapılmaktadır. Ameliyatta uygulanan çoğunlukla klipsli ets (endoskopik torakalsempatektomi) yöntemidir. Bununla beraber gereken durumlarda koterizasyon ve kesme işlemi ile de bu ameliyat yapılmaktadır. Çok nadiren bazı vakalarda kapalı ameliyata uygun olmama durumunda açık ameliyat ile de sempatektomi işlemi yapılmaktadır.
Genel vücut terlemesi bedenin yaygın olarak her yerinden terlemesidir. Baş, boyun, göğüs, sırt. Bel, karın, bacaklar, eklem yerleri ve ayaklarda yaygın terlemelerle karşımıza çıkabilirler. Genel terlemeler de genellikle altta yatan bir sorun olabilmektedir. Bu nedenle detaylı muayene ve kan tetkikleri yapılmalıdır. Eğer sorun tespit edilebilirse, bu sorunun çözümü ile genel terlemelere çare bulunabilmektedir. Yaptığımız kapalı ameliyat, klipsli ets yöntemi genel terlemede etkin ve çözücü bir yöntem değildir. Bu yöntem sadece yüz, koltukaltı ve el için olan terlemelerde başarılı sonuçlar vermektedir. Beraberinde ayak terlemesi de mevcutsa hastada terlemenin bu ameliyat ile azaldığını belirten hastalarımız mevcuttur.
Aşırı koltukaltı terlemesi toplumda sık görülen ve rahatsız eden terlemelerdir. Kapalı bir alan olmasına rağmen giysilerimize kadar çıkan seviye de olabilmektedir. Kokuya sebep verebilir. Özellikle kadın hastalarımızda belirgin konforsuzluğa sebep olmaktadır. Günlük yaşamı ve sosyal hayatı olumsuz olarak etkilemektedir. Koltukaltı tek başına olabildiği gibi el , yüz ve ayak terlemesi ile beraber olabilir. Kapalı ameliyat, VATS ets, klipsli ets yöntemi ile uygun vakalarda güzel sonuçlar alınabilmektedir.
Ayak Terlemesi
Aşırı ayak terlemesi de toplumumuzda sık olarak görülmektedir. Aşırı ayak terlemesi olan insanlar da diğer bölgelerde de eşlik eden terlemeler görülebilmektedir. Ayak terlemesi de kişi için çok konforsuz ve sağlıksız ortama sebep olabilmektedir. Özellikle ayakta, mantar ve enfeksiyon gelişimine sebep olmakta; bu da kötü koku ortaya çıkmasına sebeptir. Sadece ayak terlemesi olan hastaların tedavisinde medikal, iyontoforez ve botox tedavileri yanında bu tedavilerinin etkisiz ve/veya yetersiz kalması durumunda sempatektomi ameliyat yöntemi uygulanabilmektedir.
El Terlemesi
El terlemesi en sık görülen ve göz önünde olan terlemelerdir. El terlemesi olan kişilerin, sosyal ve iş hayatında ciddi sıkıntılar çektiği bilinmektedir. Genelde el teması gereken ortamlardan uzak kalmayı tercih ederler. Ellerinde devamlı bir peçete bulundururlar. Rahatlıkla yazı yazamazlar, bir cismi rahat tutamazlar, müzik aleti çalamazlar ve tokalaşmaya çekinirler. El terlemesi olan kişilerde beraber elde üşüme ve soğuklukta görülebilmektedir. El terlemelerinde kapalı ameliyat, sempatektomi, klipsli ets, VATS ets yöntemi ile çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Yüz Terlemesi
Yüz terlemesi sık görülen ve göz önünde olduğundan çok sıkıntı veren bir rahatsızlıktır. Hemen hemen her yerde karşımıza boncuk boncuk terleyen insanların çıkması mümkündür. Bu terlemeler o kadar fazla olmaktadır ki saçlarının içinde, boyunları, sırtları, omuzları ve giydiği gömlek ve kazak yakasına varacak kadar sırılsıklam olabilmektedir. Kapalı ameliyat, sempatektomi, klipsli ets, VATS ets yöntemleriyle uygun vakalarda güzel sonuçlar alınmaktadır.
Refleks Terleme
Refleks terleme, bütün terleme ameliyatı olacak kişilerin mutlaka bilmesi gereken bir durumdur. Bu konunun hasta tarafından iyi anlaşılması çok önemlidir. Gerekirse tekrar tekrar sormalı ve araştırmalıdır. Refleks terleme basitçe anlatmak gerekirse bir yerdeki terleme kesildikten sonra başka yerin terlemesidir. Bu vücudumuzun fizyolojik bir yanıtıdır. Hemen her hastada görülür. Burada farklı olan görülme dereceleridir. Bu durum bazılarında şiddetli, orta veya hafif olmaktadır.
Klipsli ETS
Klipsli ETS; kapalı ameliyat, sempatektomi, VATS ets olarak adlandırdığımız ifadeleri kapsamaktadır ve aynı şeyi ifade etmektedir. Ameliyat yöntemine verilen addır. Klips; kullanılan materyalin adıdır. Niteliği titanyumdur. Vücuda herhangi bir zarar vermez. Tomografi veya MR çektirdiğinde sorun oluşturmaz. Klipsler konulduktan sonra kolay kolay yerinden oynamazlar.
Yazılarım


Akciğer Kanseri Ameliyat Edilir mi?



Akciğerde İyi Huylu Tümör Nedir? Akciğer Kanseri Nedir?



Göğüs Duvarı Şekil Bozuklukları

Akciğer kanserine yol açan etkenlerin başında sigara kullanımı gelir. Asbest, solunum yollarında uzun süreli tahrişe neden olduğundan kanser gelişiminde rol oynayabilir. Evlerde bulunan kokusuz radyoaktif gaz olan radonun yanı sıra arsenik, berilyum, kadmiyum, vinil klorür gibi kimyasalların solunması ve tüberküloz, (verem) akciğer kanseri görülme riskini arttırır. Genetik yatkınlık, hava kirliliği ve önceden radyoterapi alan kişilerde de akciğer kanseri görülebilir. Tüm bunların yanı sıra akciğer kanseri geçirmiş olmak da tekrar akciğer kanserine yakalanma ihtimalini arttıran etkenler arasında sayılabilir. Bunlarla beraber her kanser türünde etkisi olduğu düşünülen GDO’ lu ürünler ve beslenme tarzı da akciğer kanserine zemin hazırlayabilmektedir. Akciğer kanseri için riskli mesleklerden bazıları madencilik, tersane işçiliği, boyacılık, döküm işçiliği, baca temizleyiciliği, petrokimya işlerinde çalışmak, cam seramik işi yapmak ve batarya işçileri şeklinde sıralanabilir.
Akciğer kanserinde tedavi, hastanın tespit edildiği evresi ve tespit edilen akciğer kanseri hücre tipine göre değişmektedir. Cerrahi, ilaç (kemoterapi), ışın (radyoterapi) ve diğer destek tedavileri tek başına veya bir arada uygulanabilir. Hastalığın evresi ve hücre tipini belirledikten sonra, hastanın yaşı ve performans durumu da göz önünde tutularak tedavisi planlanır. Cerrahi tedavi erken dönem akciğer kanserlerinde esas tedavi yöntemidir. Cerrahi tedavide başarı, hastaların iyi seçimine, evrelemenin iyi yapılmasına bağlı olup, ayrıca hastaların fizyolojik durumları, performansları, solunumsal ve kalp fonksiyonlarının ameliyat öncesi değerlendirilmesi de önemlidir. Cerrahi tedavi ile uygun hastalarda akciğerin bir kısmı veya bir akciğerin tamamı alınabilmektedir. Teşhis ve tedavide geç kalmamak önemlidir. Kanserde erken tanı, tedavi şansını artırır, tedaviyi kolaylaştırır, doku ve organ kaybını azaltır veya önler, tedavi giderlerini azaltır ve hayat kurtarır. Akciğer kanseri en sık görülen kanser türüdür ancak önlenebilir bir kanserdir.
Akciğer kanseri belirtileri ve risk faktörleri kadınlar ve erkekler arasında benzerdir, fakat oranlar farklılık gösterir. 2020 Dünya Kanser İstatistikleri'ne göre akciğer kanseri, kadın ve erkeklerde en sık yaşam kaybına neden olan kanser olmaya devam ediyor; kansere bağlı tüm yaşam kayıplarının %18'i akciğer kanseri kaynaklıdır. Kadınlar ve erkeklerde akciğer kanseri için risk faktörleri. Sağlıksız bir diyet. Sigara içmek ve sigara dumanına maruz kalmak, akciğer kanseri için en önemli risk faktörüdür. Kadınlar ve erkekler arasında genetik ve hormonal farklılıklar. Torasik ve Kardiyovasküler Cerrahi Seminerlerinde yayınlanan bir 2014 araştırması, belli genlerin ve hormonların kadınlarda akciğer kanserine bağlı yaşam kaybı oranını artırdığını ileri sürmüştür. Genetik. Araştırmacılar, kadınlar ve erkekler arasındaki akciğer kanseri oranlarının farklılık göstermesini açıklayabilen birkaç gen tanımlamıştır. Kişi bu genlerden bazılarını kalıtımla alabiliyorken, diğerlerini de tütüne maruz kalmak aktive eder. KRAS: . KRAS genindeki herhangi bir mutasyon kanserli tümörleri daha hızlı büyütebilir. Buradaki bir mutasyon ayrıca tümörlerin daha büyük olasılıkla metastaz yapmasına (yayılmasına) sebep olabilir. İncelemede, KRAS mutasyonlarının diğer hormonlar ile birlikte kadın cinsiyet hormonu olan östrojene maruz kaldıktan sonra akciğer kanserinin büyümesini daha agresif hale getirebileceği gösterilmiştir. İnceleme, Gastrin Salgılayan Peptid Peseptör (GRPR) aktivitesini kanser hücre büyümesi ile ilişkilendirir. Bu reseptör kadınlarda daha aktiftir ve östrojene maruz kalmak reseptörün etkilerini artırabilir. EGFR:. Epidermal Büyüme Faktörü (EGFR), akciğer kanseri olan kişilerde sıklıkla bulunan bir proteindir. EGFR’yi üreten gendeki mutasyonlar erkeklere oranla kadınlarda önemli derecede daha yaygındır. HER2, çoğu adenokarsinom vakasında bulunan EGFR gen gruplarının bir parçasıdır. HER2, akciğer kanseri olan kadınlar arasında daha olumsuz hayatta kalma oranları ile bağlantılıdır. Hormonal farklılık: Östrojen. Menopozun başladığı yaş. Araştırmacılar, kadınlar ve erkeklerden elde edilen akciğer kanseri hücreleri üzerinde östrojen reseptörleri buldu. Akciğer kanseri gelişimde genler ve hormonlar üzerine yapılan aynı 2014 incelemesi de östrojenin tümör hücrelerinin büyümesini teşvik ettiğini göstermiştir. Ayrıca inceleme tedavilerin kanser baskılayıcı etkilerinin, östrojeni bloke ettiğini kanıtlamıştır
Bütün kanserlerde olduğu gibi 4 evresi vardır. Her geçen gün elde edinilen bilgiler ışığında yeni evrelemeler yapılmaktadır. En son 8. evreleme yapılmıştır. Evreleme tümörün büyüklüğü, lenf nodlarında ve uzak organlarda metastaz olup olmamasına bağlıdır.
1nci Evre: Kanser akciğer içindedir. Farklı bir deyişle lenf düğümlerine yayılmamıştır ve kitle boyutu 2-3cm’den küçüktür.
2nci Evre: Kanser lenf bezlerine yayılmasa da göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran diyaframa ya da göğüs kafesine yakındır. Kitle boyutu 3 ile 5 cm. aralığındadır. Tümörün 5 cm’den küçük olduğu fakat kanserin lenf düğümlerinin ya da bronşların yakınına yayılmış olması da evre iki akciğer kanseri olarak değerlendirilir. Evre 3/A: Kanser hücreleri, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış ya da soluk borusuna yakındır. Ayrıca lenf düğümlerine yayılmamış fakat kalp ve soluk borusu gibi organlara yayılmış vakalar da evre 3/A kapsamında değerlendirilir.
3ncü Evre 3- A: 5-7 cm aralığında. Kanser hücreleri, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış ya da soluk borusuna yakındır. Ayrıca lenf düğümlerine yayılmamış fakat kalp ve soluk borusu gibi organlara yayılmış vakalar da evre 3/A kapsamında değerlendirilir.
3ncü Evre 3 - B: Kanser, göğsün orta hattında bulunan lenf düğümlerine, kalbe ya da soluk borusunun ikiye ayrıldığı bölgeye yakındır.
4ncü Evre: 7 cm den büyük, beraberinde kanser her iki akciğerde de bulunabilir. Akciğerleri ve kalbi saran sıvıda ya da beyin, kemik gibi vücudun diğer bölgelerine sıçramıştır.
Nodül; etrafı havalı akciğer dokusu ile çevrili, sayıca tek, çapı 3 cm’den küçük, sınırları belirgin, genelde yuvarlak, beraberce lenf bezi büyümesi ve ya sıvı gibi durumların eşlik etmediği, akciğer içinde yerleşmiş lezyondur. Akciğerde görülen nodülün iyi veya kötü huylu olduğunun ayırt edilmesinde kullanılan. özellikler nodül boyutu, kenarı, kalsifikasyon varlığı, dansite özellikleri ve büyümesidir. Akciğer kanserine bağlı gelişen nodüllerin çapı genellikle 3 cm’den. büyüktür. Daha önceki tomografik değerlendirmesine kıyasla boyutunda %25’den fazla artış olan nodüller de genellikle kanser riski açısından değerlendirilir. Nodülün cidarının düzensiz olması kanser riskini yaklaşık 5 kat arttırırken, nodül içinde kalsifikasyon (kireç birikimi) iyi huylu olma olasılığını arttırır. Solid nodüller, yani içi kistik veya sıvı ile dolu olmayan nodüller, kanser açısından yüksek risklidir. Akciğerde kitle dendiğinde genellikle solid nodülden bahsedilir.
Giderek Artan Öksürük. Akciğer kanserinin ilk belirtileri arasında yer alan öksürük, çoğunlukla başka nedenlere bağlı olduğu düşünülerek yeterince önemsenmiyor. Oysa iki haftadan uzun süren, giderek artan ve nedeni belirlenemeyen inatçı öksürük, akciğer kanserinin temel göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı balgamda kan görülmesi veya balgam renginin koyu kahverengi olması da akciğer kanserinde önemli belirtiler olarak biliniyor. Öksürük hangi durumlarda akciğer kanseri belirtisi olabilir? Göğüs Ağrısı. Yine pek çok nedenden kaynaklanabilen göğüs ağrısı da, aslında akciğer kanserinin temel belirtileri arasında yer alıyor. Göğüs ağrısı derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken artıyorsa zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor. Nefes Darlığı. Nefes darlığı ve hırıltılı soluma gibi solunumsal belirtiler akciğer kanserinin tüm evrelerinde ortaya çıkabiliyor.
Akciğer kanseri belirtileri ve risk faktörleri kadınlar ve erkekler arasında benzerdir, fakat oranlar farklılık gösterir. 2020 Dünya Kanser İstatistikleri'ne göre akciğer kanseri, kadın ve erkeklerde en sık yaşam kaybına neden olan kanser olmaya devam ediyor; kansere bağlı tüm yaşam kayıplarının %18'i akciğer kanseri kaynaklıdır. Kadınlar ve erkeklerde akciğer kanseri için risk faktörleri. Sağlıksız bir diyet. Sigara içmek ve sigara dumanına maruz kalmak, akciğer kanseri için en önemli risk faktörüdür. Kadınlar ve erkekler arasında genetik ve hormonal farklılıklar. Torasik ve Kardiyovasküler Cerrahi Seminerlerinde yayınlanan bir 2014 araştırması, belli genlerin ve hormonların kadınlarda akciğer kanserine bağlı yaşam kaybı oranını artırdığını ileri sürmüştür. Genetik. Araştırmacılar, kadınlar ve erkekler arasındaki akciğer kanseri oranlarının farklılık göstermesini açıklayabilen birkaç gen tanımlamıştır. Kişi bu genlerden bazılarını kalıtımla alabiliyorken, diğerlerini de tütüne maruz kalmak aktive eder. KRAS: . KRAS genindeki herhangi bir mutasyon kanserli tümörleri daha hızlı büyütebilir. Buradaki bir mutasyon ayrıca tümörlerin daha büyük olasılıkla metastaz yapmasına (yayılmasına) sebep olabilir. İncelemede, KRAS mutasyonlarının diğer hormonlar ile birlikte kadın cinsiyet hormonu olan östrojene maruz kaldıktan sonra akciğer kanserinin büyümesini daha agresif hale getirebileceği gösterilmiştir. İnceleme, Gastrin Salgılayan Peptid Peseptör (GRPR) aktivitesini kanser hücre büyümesi ile ilişkilendirir. Bu reseptör kadınlarda daha aktiftir ve östrojene maruz kalmak reseptörün etkilerini artırabilir. EGFR:. Epidermal Büyüme Faktörü (EGFR), akciğer kanseri olan kişilerde sıklıkla bulunan bir proteindir. EGFR’yi üreten gendeki mutasyonlar erkeklere oranla kadınlarda önemli derecede daha yaygındır. HER2, çoğu adenokarsinom vakasında bulunan EGFR gen gruplarının bir parçasıdır. HER2, akciğer kanseri olan kadınlar arasında daha olumsuz hayatta kalma oranları ile bağlantılıdır. Hormonal farklılık: Östrojen. Menopozun başladığı yaş. Araştırmacılar, kadınlar ve erkeklerden elde edilen akciğer kanseri hücreleri üzerinde östrojen reseptörleri buldu. Akciğer kanseri gelişimde genler ve hormonlar üzerine yapılan aynı 2014 incelemesi de östrojenin tümör hücrelerinin büyümesini teşvik ettiğini göstermiştir. Ayrıca inceleme tedavilerin kanser baskılayıcı etkilerinin, östrojeni bloke ettiğini kanıtlamıştır
Giderek Artan Öksürük. Akciğer kanserinin ilk belirtileri arasında yer alan öksürük, çoğunlukla başka nedenlere bağlı olduğu düşünülerek yeterince önemsenmiyor. Oysa iki haftadan uzun süren, giderek artan ve nedeni belirlenemeyen inatçı öksürük, akciğer kanserinin temel göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı balgamda kan görülmesi veya balgam renginin koyu kahverengi olması da akciğer kanserinde önemli belirtiler olarak biliniyor. Öksürük hangi durumlarda akciğer kanseri belirtisi olabilir? Göğüs Ağrısı. Yine pek çok nedenden kaynaklanabilen göğüs ağrısı da, aslında akciğer kanserinin temel belirtileri arasında yer alıyor. Göğüs ağrısı derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken artıyorsa zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor. Nefes Darlığı. Nefes darlığı ve hırıltılı soluma gibi solunumsal belirtiler akciğer kanserinin tüm evrelerinde ortaya çıkabiliyor.
Akciğer kanseri belirtileri ve risk faktörleri kadınlar ve erkekler arasında benzerdir, fakat oranlar farklılık gösterir. 2020 Dünya Kanser İstatistikleri'ne göre akciğer kanseri, kadın ve erkeklerde en sık yaşam kaybına neden olan kanser olmaya devam ediyor; kansere bağlı tüm yaşam kayıplarının %18'i akciğer kanseri kaynaklıdır. Kadınlar ve erkeklerde akciğer kanseri için risk faktörleri. Sağlıksız bir diyet. Sigara içmek ve sigara dumanına maruz kalmak, akciğer kanseri için en önemli risk faktörüdür. Kadınlar ve erkekler arasında genetik ve hormonal farklılıklar. Torasik ve Kardiyovasküler Cerrahi Seminerlerinde yayınlanan bir 2014 araştırması, belli genlerin ve hormonların kadınlarda akciğer kanserine bağlı yaşam kaybı oranını artırdığını ileri sürmüştür. Genetik. Araştırmacılar, kadınlar ve erkekler arasındaki akciğer kanseri oranlarının farklılık göstermesini açıklayabilen birkaç gen tanımlamıştır. Kişi bu genlerden bazılarını kalıtımla alabiliyorken, diğerlerini de tütüne maruz kalmak aktive eder. KRAS: . KRAS genindeki herhangi bir mutasyon kanserli tümörleri daha hızlı büyütebilir. Buradaki bir mutasyon ayrıca tümörlerin daha büyük olasılıkla metastaz yapmasına (yayılmasına) sebep olabilir. İncelemede, KRAS mutasyonlarının diğer hormonlar ile birlikte kadın cinsiyet hormonu olan östrojene maruz kaldıktan sonra akciğer kanserinin büyümesini daha agresif hale getirebileceği gösterilmiştir. İnceleme, Gastrin Salgılayan Peptid Peseptör (GRPR) aktivitesini kanser hücre büyümesi ile ilişkilendirir. Bu reseptör kadınlarda daha aktiftir ve östrojene maruz kalmak reseptörün etkilerini artırabilir. EGFR:. Epidermal Büyüme Faktörü (EGFR), akciğer kanseri olan kişilerde sıklıkla bulunan bir proteindir. EGFR’yi üreten gendeki mutasyonlar erkeklere oranla kadınlarda önemli derecede daha yaygındır. HER2, çoğu adenokarsinom vakasında bulunan EGFR gen gruplarının bir parçasıdır. HER2, akciğer kanseri olan kadınlar arasında daha olumsuz hayatta kalma oranları ile bağlantılıdır. Hormonal farklılık: Östrojen. Menopozun başladığı yaş. Araştırmacılar, kadınlar ve erkeklerden elde edilen akciğer kanseri hücreleri üzerinde östrojen reseptörleri buldu. Akciğer kanseri gelişimde genler ve hormonlar üzerine yapılan aynı 2014 incelemesi de östrojenin tümör hücrelerinin büyümesini teşvik ettiğini göstermiştir. Ayrıca inceleme tedavilerin kanser baskılayıcı etkilerinin, östrojeni bloke ettiğini kanıtlamıştır
Akciğerde yer alan hücrelerin dengesiz bir şekilde çoğalması sonucu meydana gelen kötü huylu tümöral oluşumlara akciğer kanseri adı verilir. Akciğerin kötü huylu tümörleri küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan ( small ve non-smallcell ) tümörleri olarak ikiye ayrılır. Küçük hücreli olmayan tümörleri de kabaca adenokarsinom ve yassı hücreli karsinom olarak ikiye ayrılır.
Nodül; etrafı havalı akciğer dokusu ile çevrili, sayıca tek, çapı 3 cm’den küçük, sınırları belirgin, genelde yuvarlak, beraberce lenf bezi büyümesi ve ya sıvı gibi durumların eşlik etmediği, akciğer içinde yerleşmiş lezyondur. Akciğerde görülen nodülün iyi veya kötü huylu olduğunun ayırt edilmesinde kullanılan. özellikler nodül boyutu, kenarı, kalsifikasyon varlığı, dansite özellikleri ve büyümesidir. Akciğer kanserine bağlı gelişen nodüllerin çapı genellikle 3 cm’den. büyüktür. Daha önceki tomografik değerlendirmesine kıyasla boyutunda %25’den fazla artış olan nodüller de genellikle kanser riski açısından değerlendirilir. Nodülün cidarının düzensiz olması kanser riskini yaklaşık 5 kat arttırırken, nodül içinde kalsifikasyon (kireç birikimi) iyi huylu olma olasılığını arttırır. Solid nodüller, yani içi kistik veya sıvı ile dolu olmayan nodüller, kanser açısından yüksek risklidir. Akciğerde kitle dendiğinde genellikle solid nodülden bahsedilir.
Giderek Artan Öksürük. Akciğer kanserinin ilk belirtileri arasında yer alan öksürük, çoğunlukla başka nedenlere bağlı olduğu düşünülerek yeterince önemsenmiyor. Oysa iki haftadan uzun süren, giderek artan ve nedeni belirlenemeyen inatçı öksürük, akciğer kanserinin temel göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı balgamda kan görülmesi veya balgam renginin koyu kahverengi olması da akciğer kanserinde önemli belirtiler olarak biliniyor. Öksürük hangi durumlarda akciğer kanseri belirtisi olabilir? Göğüs Ağrısı. Yine pek çok nedenden kaynaklanabilen göğüs ağrısı da, aslında akciğer kanserinin temel belirtileri arasında yer alıyor. Göğüs ağrısı derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken artıyorsa zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor. Nefes Darlığı. Nefes darlığı ve hırıltılı soluma gibi solunumsal belirtiler akciğer kanserinin tüm evrelerinde ortaya çıkabiliyor.
Akciğer kanserine yol açan etkenlerin başında sigara kullanımı gelir. Asbest, solunum yollarında uzun süreli tahrişe neden olduğundan kanser gelişiminde rol oynayabilir. Evlerde bulunan kokusuz radyoaktif gaz olan radonun yanı sıra arsenik, berilyum, kadmiyum, vinil klorür gibi kimyasalların solunması ve tüberküloz, (verem) akciğer kanseri görülme riskini arttırır. Genetik yatkınlık, hava kirliliği ve önceden radyoterapi alan kişilerde de akciğer kanseri görülebilir. Tüm bunların yanı sıra akciğer kanseri geçirmiş olmak da tekrar akciğer kanserine yakalanma ihtimalini arttıran etkenler arasında sayılabilir. Akciğer kanseri için riskli mesleklerden bazıları madencilik, tersane işçiliği, boyacılık, döküm işçiliği, baca temizleyiciliği, petrokimya işlerinde çalışmak, cam seramik işi yapmak ve batarya işçileri şeklinde sıralanabilir.
Akciğer hastalıkları belirtileri başlıca, nefes darlığı, öksürük, hışırtılı solunum, kanama (hemoptizi), göğüs ağrısı, fazla ve koyu balgam çıkarma gibi ana şikayetlerdir. Bununla beraber ateş, iştahsızlık, kilo kaybının yanında tümörün bulunduğu yere bağlı olarak ses kısıklığı, horner sendromu, hıçkırık, diafragma yüksekliği, kalp ritm bozuklukları, yutmada güçlük, boyunda ve yüzde şişlik şikayetleri görülmektedir.
Giderek Artan Öksürük. Akciğer kanserinin ilk belirtileri arasında yer alan öksürük, çoğunlukla başka nedenlere bağlı olduğu düşünülerek yeterince önemsenmiyor. Oysa iki haftadan uzun süren, giderek artan ve nedeni belirlenemeyen inatçı öksürük, akciğer kanserinin temel göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı balgamda kan görülmesi veya balgam renginin koyu kahverengi olması da akciğer kanserinde önemli belirtiler olarak biliniyor. Öksürük hangi durumlarda akciğer kanseri belirtisi olabilir? Göğüs Ağrısı. Yine pek çok nedenden kaynaklanabilen göğüs ağrısı da, aslında akciğer kanserinin temel belirtileri arasında yer alıyor. Göğüs ağrısı derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken artıyorsa zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor. Nefes Darlığı. Nefes darlığı ve hırıltılı soluma gibi solunumsal belirtiler akciğer kanserinin tüm evrelerinde ortaya çıkabiliyor.
Giderek Artan Öksürük. Akciğer kanserinin ilk belirtileri arasında yer alan öksürük, çoğunlukla başka nedenlere bağlı olduğu düşünülerek yeterince önemsenmiyor. Oysa iki haftadan uzun süren, giderek artan ve nedeni belirlenemeyen inatçı öksürük, akciğer kanserinin temel göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı balgamda kan görülmesi veya balgam renginin koyu kahverengi olması da akciğer kanserinde önemli belirtiler olarak biliniyor. Öksürük hangi durumlarda akciğer kanseri belirtisi olabilir? Göğüs Ağrısı. Yine pek çok nedenden kaynaklanabilen göğüs ağrısı da, aslında akciğer kanserinin temel belirtileri arasında yer alıyor. Göğüs ağrısı derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken artıyorsa zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor. Nefes Darlığı. Nefes darlığı ve hırıltılı soluma gibi solunumsal belirtiler akciğer kanserinin tüm evrelerinde ortaya çıkabiliyor.
Akciğer kanserinde tedavi, hastanın tespit edildiği evresi ve tespit edilen akciğer kanseri hücre tipine göre değişmektedir. Cerrahi, ilaç (kemoterapi), ışın (radyoterapi) ve diğer destek tedavileri tek başına veya bir arada uygulanabilir. Hastalığın evresi ve hücre tipini belirledikten sonra, hastanın yaşı ve performans durumu da göz önünde tutularak tedavisi planlanır. Cerrahi tedavi erken dönem akciğer kanserlerinde esas tedavi yöntemidir. Cerrahi tedavide başarı, hastaların iyi seçimine, evrelemenin iyi yapılmasına bağlı olup, ayrıca hastaların fizyolojik durumları, performansları, solunumsal ve kalp fonksiyonlarının ameliyat öncesi değerlendirilmesi de önemlidir. Cerrahi tedavi ile uygun hastalarda akciğerin bir kısmı veya bir akciğerin tamamı alınabilmektedir. Teşhis ve tedavide geç kalmamak önemlidir. Kanserde erken tanı, tedavi şansını artırır, tedaviyi kolaylaştırır, doku ve organ kaybını azaltır veya önler, tedavi giderlerini azaltır ve hayat kurtarır. Akciğer kanseri en sık görülen kanser türüdür ancak önlenebilir bir kanserdir.
Akciğerde kitle tespit edildiği zaman öncelikle bu kitlenin iyi veya kötü huylu olduğunun incelenmesi gerekmektedir. Bu tespit günümüzde PET CT, biopsi yöntemleriyle yapılmaktadır. İyi huylu tümöründe sadece kitlenin çıkarılması yeterlidir. Kötü huylu akciğer kanseri tedavisinde evresi uygun olan hastalarda anatomik rezeksiyon ve beraberinde lenf nodudiseksiyonu yapılmalıdır.
1nci Evre: Kanser akciğer içindedir. Farklı bir deyişle lenf düğümlerine yayılmamıştır ve kitle boyutu 5 cm’den küçüktür.
2nci Evre: Kanser lenf bezlerine yayılmasa da göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran diyaframa ya da göğüs kafesine yakındır. Kitle boyutu 5 ila 7 cm. aralığındadır. Tümörün 7 cm’den küçük olduğu fakat kanserin lenf düğümlerinin ya da bronşların yakınına yayılmış olması da evre iki akciğer kanseri olarak değerlendirilir. Evre 3/A: Kanser hücreleri, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış ya da soluk borusuna yakındır. Ayrıca lenf düğümlerine yayılmamış fakat kalp ve soluk borusu gibi organlara yayılmış vakalar da evre 3/A kapsamında değerlendirilir.
3ncü Evre 3- A: Kanser hücreleri, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış ya da soluk borusuna yakındır. Ayrıca lenf düğümlerine yayılmamış fakat kalp ve soluk borusu gibi organlara yayılmış vakalar da evre 3/A kapsamında değerlendirilir.
3ncü Evre 3 - B: Kanser, göğsün orta hattında bulunan lenf düğümlerine, kalbe ya da soluk borusunun ikiye ayrıldığı bölgeye yakındır.
4ncü Evre: Kanser her iki akciğerde de bulunur. Akciğerleri ve kalbi saran sıvıda ya da beyin, kemik gibi vücudun diğer bölgelerine sıçramıştır.